Dinler | Konular | Kitaplar

Allah'ın Dini

Allah'ın dinine uymak

"Bazıları (Allah'ın dini yoktur) diyorlar. Hazret-i Âdem'den beri dinleri Allah göndermedi mi? Bu konuda âyet ve hadis yok mudur?

Böyle söyleyenlerin niyeti iyi olsa da, böyle şeyler söylemeleri asla uygun olmaz. Allahü teâlânın Resullere gönderdiği dinler çoktur. Birkaç âyet-i kerime meali şöyledir:

(Fitne tamamen yok oluncaya ve Allah'ın dini tatbik edilinceye kadar onlarla savaşın.) [Bekara 193]

(Fitne kalmayıp, yalnız Allah'ın dini kalana kadar onlarla savaşın.) [Enfal 39]

(Allah katında hak din İslam'dır.) [Al-i imran 19]

(Allah'ın dininden başka bir din mi istiyorlar?) [Al-i imran 83]

(Göklerde ve yerde ne varsa, Onundur, din de yalnız Onundur. O halde Allah'tan başkasından mı korkuyorsunuz?) [Nahl 52]

(Dikkat edin, halis din Allah'ındır.) [Zümer 3]

(Allahü teâlâ, Peygamberini, hidayet ve hak din, İslamiyet ile gönderdi. İslam dinini, diğer dinler üzerine üstün kıldı.) [Muhammed aleyhisselamın hak] Peygamber olduğuna şahit olarak Allah yeter.) [Feth 28]

Yaratılış İnancı Tüm Dünyada Çığ Gibi Büyüyor

Son yıllarda yaşanan bazı önemli gelişmeler, materyalizmin büyük çöküşüne hız kazandırmıştır. Materyalizmin çöküşü beraberinde evrim teorisinin de sonunu getirmiştir. Bu gelişmeler ışığında şunu söyleyebiliriz ki; ateizm telkin eden materyalist felsefe artık son çırpınışlarını sergilemektedir ve insanlık 21. yüzyılda bu gibi aldatmacalardan kurtularak -Allah’ın izni ile- gerçek yaratılış amacına dönmeye başlamıştır.

İnsanları inançsızlığa ve dinsizliğe sürükleyen Darwinizm'in fikren ortadan kalkmasıyla, din ahlakı hızla yayılacak, yeryüzüne barış, güvenlik ve huzur hakim olacaktır. Allah'ın dilemesiyle pek yakında insanlar akın akın hak din ahlakına yönelecekler ve Rabbimiz'in vaat ettiği gibi, Allah'ın nuru tüm yeryüzüne hakim olacaktır.

Hak Din

Allah katında geçerli din yalnızca İslâm’dır (3/Âl-i İmrân, 19). “Kim İslâm'dan başka din ararsa, ondan asla kabul olunmaz ve o, âhirette zarara uğrayanlardan olur.” (3/Âl-i İmrân, 85). Denilebilir ki, yukarıda tanımlanan ‘din’in ölçülerine yalnızca İslâm uymaktadır. Öyleyse yalnızca İslâm, "din"dir. Diğerlerine din değil, ideoloji ya da başka bir şey dememiz gerekmez mi?

Hak din tanımına elbette yalnızca Allah’ın fıtrat dini dediği (30/Rûm, 30) İslâm uymaktadır. Ancak ‘din’ olayının tanımına ve kapsadığı alana bakarsak ve yine Kur’an’ın hemen yukarıda andığımız iki âyetini hatırlarsak, İslâm’dan başka dinlerin de olduğunu ve bunları Rabbimizin reddettiğini görürüz. Yine şu âyet de oldukça dikkat çekicidir: “Müşrikler istemese de O dini (İslâm’ı) bütün dinlere üstün kılmak için peygamberini hidâyetle ve hak dinle gönderen O’dur.” (9/Tevbe, 33). Dikkat edilirse burada hak din tekil olarak, diğer dinler tâbiri ise çoğul olarak kullanılmaktadır.

Allah’ın Gönderdiği Tevhid Din’i Anlamında

Kur’an’da ‘din’ en çok bu anlamda kullanılmaktadır ki, bu mana içerisinde hem Allah’ın hakimiyeti, otoritesi, hükmünün üstünlügü, hem bu üstünlüğe kulların boyun eğip itaat etmeleri, hem de Allah’tan gelen hüküm, kanun ve şeriat konuları yer almaktadır.

Din, aslında bütün bu anlamları içerisinde barındıran, Allah’ın hakimiyetine bir teslimiyet ve O’ndan gelen hükümleri kabullenmektir.

İslâm’dan önceki araplar (yukarıda geçtiği gibi) ‘din’ kelimesini çok farklı, biraz da karışık anlamlarda kullanıyorlardı. Kur’an bu kelimeye bir ıstılah (terim) anlamı kazandırdı ve bu kelime çok önemli bir ilâhí gerceği ve bu gerçek karşısında insanın konumunu ifade eder hale geldi.

Din Koyucu Kim Olabilir?

"Din" in sözlük anlamını gözönünde bulundurduğumuz takdirde, insanların ferd ya da toplum olarak uydukları düzen, benimsedikleri gidiş ve izledikleri yol gibi bir mana da ihtiva ettiğini görürüz. İzlenen bu yol ve benimsenen bu düzen yalnızca ferd sınırında kalmadığı gibi, dünya hayatını aşarak Âhiret'i de; insanlığın kendi aralarındaki ilişkileri de aşarak çevresindeki varlıklarla her türlü münasebetini etkilemektedir. Kendisinin ve başkalarının davranışlarını, tutum ve faaliyetlerini, konumlarını hem belirlemekte hem de bunları değerlendirmesini sağlayan değerleri ve ölçüleri eline vermektedir.

İSLAM

İlâhî düzen ve ulûhiyet tektir, şu halde kulluk da tek yeredir. Bu uluhiyete teslim olduktan sonra, insanoğlunun ne ruhunda ne de dış hayatında Allah'ın hükümranlığından başka bir şeyin eseri kalmaz. Uluhiyet tektir, öyleyse tek bir cihet vardır, tek bir akide vardır: Allah'ın rızasına uygun olarak kullarından kabul ettiği akîde, yani açık, berrak ve halis tevhid akîdesi ki, o da Allah indinde din olan İslâm'dır.

Kur'ân-ı Kerîm'de "Dîn"

Din'in terim manası bu olmakla birlikte Kur'ân ve Sünnet'te kelimenin kullanılmasını tetkik ettiğimiz takdirde, sözlük anlamlarının birçoğunu da kapsayacak şekilde ele alındığını kolayca tespit edebiliriz.

"Borç" anlamına gelen ve "din" kelimesi ile aynı harflerden oluşan "deyn" kelimesini ve onun türevlerini bir kenara bırakacak olursak; "din" ve türevleri Kur'ân-ı Kerîm'de: doksanbeş defa tekrarlanmaktadır.

"Din" kelimesinin çeşitli şekillerde yer aldığı âyet-i kerimeleri, manalarına göre bir sınıflandırmaya tabi tutarsak:

1) Mutlak Olarak Din: İtaat, Boyun Eğme, İbadet: 2/193; 3/5, 24, 73, 85; 7/29; 8/39; 9/29, 33, 16/52; 29/65; 30/30; 39/2, 3, 11; 40/14, 65; 42/13; 48/28; 61/9; 98/5.

2) Kıyamet ve Ceza (Karşılık) Günü: 1/4; 15/35; 24/25; 26/82; 37/20; 38/53, 78; 51/6,12; 56/56, 86; 70/26; 74/46; 82/9,15,17,18; 83/11; 95/7.

KUR'ÂN-I KERÎM

Son vahiy dini olan İslâm'ın kutsal kitabı. Kur'ân, tercih edilen görüşe göre, "karae" fiilinden edilen bir mastar olup, Allâh'ın son kitabına özel ad olmuştur. Kök anlamı; okumak, toplamak, bir araya getirmek demektir. Âyetlerde bu anlamı görmek mümkündür: "Ey Muhammed! Cebrail sana Kur'ân'ı okurken, acele ederek onunla beraber dilini oynatma. Onu bir araya toplamak ve okutmak şüphesiz bizim işimizdir. Biz onu Cebrail'e okuttuğumuz zaman, sen onun okuyuşunu izle" (el-Kıyâme, 75/1618). Kur'ân-ı Kerim'in özlü tarifi şöyledir: Yüce Allah, tarafından Hz. Muhammed'e arapça olarak indirilmiş, bize kadar tevatür yoluyla nakledilmiş, mushaflarda yazılı, Fatiha Sûresi ile başlayıp Nâs Sûresi ile sona eren kelâmıdır.