Dinler | Konular | Kitaplar

putperestlik

Harran Sâbiîleri

Mandeenler, çok yönüyle tahrif edilmiş de olsa, ilâhî kaynaklı bir dinin bazı özelliklerini gösterirken; Harran sâbiîleri putperest bir çizgidedir. Bu gerçek de, sâbiîlerin zamanla, çeşitli felsefî ve fikrî akımların etkisinde kaldıklarını ve bu yüzden akîdelerinde değişikliklerin olduğunu göstermektedir. Ancak, Haranî sâbiîlerin bir grubunun, beraber yaşadıkları müslümanların kültürlerinden etkilenerek tek Allah inancını benimsedikleri görülmektedir. Bununla birlikte onların yüzyıllarca Helenistik kültürün içinde yaşadıkları unutulmamalıdır.

Sabiilerde Heykellere Tapanlar

Bu gruba dahil olanlara göre, eğer bir insan gerçek yaratıcısına ibadet etmek istiyorsa bir aracıya ihtiyacı var demektir. Bu aracının da görünen bir şey olması gerekir. Ancak ruhanîler böyle değildir. İşte bu görüşten yola çıkan sâbiîlerin bu grubu yedi gezegeni temsil eden heykeller yaptılar; daha sonra da onlara tapınmağa başladılar. Böylece putperest bir yolu takip ettiler. [1]

------------------------------------------------------

[1] Ahmed Kalkan, Kur’an-ı Kerim Kavram Tefsiri.

Eski Mısır'dan Kabala'ya

İsrailoğulları henüz Hz. Musa hayatta iken dahi Eski Mısır'da gördükleri putların benzerlerini yapıp onlara tapınmaya başlamışken, Hz. Musa'nın vefatının ardından daha ileri sapmalara kaymaları zor olmamıştır. Kuşkusuz tüm Yahudiler için aynı şey söylenemez, ama aralarından bazıları Mısır'ın putperest kültürünü yaşatmış, dahası bu kültürün temelini oluşturan Mısır rahiplerinin (Firavun büyücülerinin) öğretilerini sürdürmüş, bu öğretileri Yahudiliğin içine sokarak onu tahrif etmişlerdir.

Eski Mısır'dan Yahudiliğe devrolunan öğreti, Kabala'dır. Kabala da, aynı Mısır rahiplerinin sistemi gibi, ezoterik (gizemli) bir öğreti olarak yayılmış ve yine Mısır rahipleri gibi temelde büyü ile ilgilenmiştir. Ünlü Yahudi araştırmacı Shimon Halevi, "Kabala, Tradition of Hidden Knowledge" (Kabala, Gizli İlmin Geleneği) adlı kitabında Kabala'yı şöyle tanımlamaktadır:

KABALA'NIN GİZEMİ

İsrailoğuları'nın Mısır'dan çıkışı, dünya tarihinin önemli dönüm noktalarından biri olarak kabul edilebilir. Bundan tahminen 3.200 yıl önce gerçekleşmiş olan bu olay, günümüze kadar uzanan bazı akımların da çıkış noktasıdır.

Bu konuda bize en güvenilir bilgileri veren kaynak ise, Allah'ın insanlara yol gösterici olarak indirdiği son İlahi kitap olan Kuran-ı Kerim'dir.

Kuran'da İsrailoğulları'nın Hz. Musa önderliğinde Mısır'dan çıkarak Firavun zulmünden kurtulmaları detaylı olarak anlatılır. Firavun, köle olarak çalıştırdığı İsrailoğulları'nı serbest bırakmaya yanaşmamış, ancak Allah'ın Hz. Musa'ya verdiği mucizeler ve Firavun kavmine gönderdiği felaketler karşısında zayıf düşmüş, İsrailoğulları da bu sayede toplanıp Mısır'dan bir gecede topluca göçe başlamışlardır. Ardından Firavun'un saldırısı gelmiş ve Allah Hz. Musa'ya verdiği mucizelerle İsrailoğulları'nı kurtarmıştır.

3. Nirvana

Nirvana, Batı ´da genelde anlaşıldığı gibi ölümden sonra değil, burada ve şu anda gerçekleştirilebilecek bir ruhsal durumdur. istek ve tutkuların yok olması, Istırabın etkili olmayacağı bir iç barışa, iç suskunluğa, aşkın bir Mutluluğa erişmektir. Nirvana ´ya erişme isteği de dahil olmak üzere tüm istek ve tutkular bırakılmadan, olanla, gelenle yetinmekten gelen iyimser bir yetingenlik kazanılmadan Nirvana gerçekleştirilemez. Nirvana ´yı gerçekleştiren kimse bir yandan da günlük yaşamını normal haliyle sürdürüyor.

2. Nedensellik Çemberi- bağımlılık ve Özgürlük- Ka

Buda ´ya göre varolan her şey nedenselliğin bir sonucu olarak vardır, boşluktan yokluktan oluşan bir evrende nedenselliğin döngüsüne takılan yokluk varlığa dönülür, her neden bir sonucu, her etki bir tepkiyi zorlar. Evrenin değişmez yasası nedensellik (Karma) yasasıdır. Ne başlangıcı ne de sonu olan evrende egemen olan yalnız doğa yasalarıdır. Buda böylelikle tanrıların görevini yasalara yüklemiş, tanrıları gereksizleştirmişti.

1. Istırap (DUKKHA) ve Yaşamın 3 özelliği

Dört okyanusun suyu mu daha çoktur, yoksa sizlerin inleye sızlaya sürdürdüğünüz bu yolculukta sevdiğiniz istediğiniz şeyleri elde edememek, sevmediğiniz istemediğiniz şeylerden kaçınamamak, istediğiniz şeylerin istediğiniz gibi olmaması, istemediğiniz şeylerin istemediğiniz biçimde olması yüzünden akıttığınız göz yaşları mi daha çoktur? Ananızı, babanızı yitirmek, kardeşlerinizi, kızınızı yitirmek, malinizi, mülkünüzü yitirmek... Bu uzun yolculukta tüm bunlara katlandınız ve dört okyanusun suyundan daha çok göz yaşı akıttınız.

Budizm ´de inanç ve ibadet

Budizm ´de inancın temeli ? Buda ´ya sığınırım, Dhamma ´ya (dine,doktrine) sığınırım, Sangha ´ya sığınırım (Rahipler Cemaati,dünyanın en eski bekar rahipler topluluğu)? cümlesi oluşturur.Bunlardan birini inkar eden kişi budist sayılmaz ve Budizm ´e girmek için yukarıdaki cümleyi söylemek gerekir. Sangha ´ya giren rahip ve rahibeler evlenemezler.

Budizm

Budizm ´in kurucusu Buda (Guatama, Gotama) ( MÖ.563 - 483 ) Kuzey Hindistan ´da Lumbini koruluğunda doğmuş bir filozoftur. Buda ?aydınlanmış? anlamına gelir. Budizm ´ in en güçlü yayılma dönemi Hint Hükümdarlarından Aşoka (MÖ. 273 - 236) zamanına rastlar. Aşoka zamanında Budizm ´ Hindistan, Seylan,Suriye,Mısır,Makedonya ve Yunanistan ´a kadar yayılmıştır. Aşoka ´dan sonrada yeni Krallar Budizm ´e girmiş yayılmasını sağlamış hatta Çin,Moğolistan ve Japonya ´nın ileri gelen devlet adamlarının Budizm ´e hizmet etmesini sağlamışlardır.

Hz. HARÛN (a.s)

Hz. Harûn (a.s), İsrailoğulları peygamberlerinden, Hz. Musa (a.s)'ın kardeşi. Hz. Yusuf'un vefatından sonra Mısır'da yaşayan İsrailoğulları ve diğer insanlar, bir müddet onun gösterdiği yoldan yürüdüler; ancak daha sonra hakikati unuttular. Bu arada Mısır'ın idaresi Kıbtîlerin eline geçti. Kıbtîler ise yıldızlara ve putlara tapıyorlardı.

Kıbtîler, İsrailoğullarını hor görmeye başladılar. Onları ağır, zor işlerde kullandılar.

Hz. ŞİT (a.s)

Şit (a-s) Hz. Âdem'in beşinci çocuğudur, annesi Havva'dır ve Kur'an'da adı geçmeyen peygamberlerdendir (İbn Sa'd, Tabakatu'l-Kübra, Beyrut 1957, I, 39).

Şit (a.s)'a Şis de denir. Şis kelimesi İbranicedir. Süryanicede buna Şas ve Arapçada Şes denir. Esas manası "Hibetullah"dır. Türkçe karşılığı Allah'ın vergisi, hibe ve bağışı demektir (et-Taberî, Tarih, Mısır 1326, I, 76).