Dinler | Konular | Kitaplar

Serbest Kürsü

Bak Özgür efendi, Matta ve Luka da İsa'nın soyu farklı anlatılıyor!Sen ise çelişki yok diyorsun!

Kutsal Kitap hakkında, en fazla sorulan sorulardan bir tanesi de, İsa’nın soyu hakkında olmuştur. “Matta ve Luka’da verilen soy ağacı birbirini tutmuyor” deniliyor. Aslında, bu sorular, bilmek arzusuyla değil de, saldırmak ve imha etmek ümidiyle sorulan sorulardır genelde. Sanki da, “Herşeyde hemfikiriz de, kafama takılan bir tek bu soru kaldı. Bunu da cavaplandırırsan, iman edeceğim” gibisinden.

Kanlı Çağ!

Şu son dönemde, kırk sekiz saat içinde vicdanları dünya çapında altüst eden nasır yürekli iki cinayet.. İlki B.A.’da, ikincisiyse Türkiye’de. İki kan akıtıcılığın birbirine benzerliği, koşutluğu belirgin. İlki Virginia’da fen ve bilgi yayan namlı bir eğitim enstitüsünde cinnet getirmiş bir demir yüreklinin acımasız saldırısı: Otuz iki öğrenci ve profesör hasır gibi yere serilmiş. İkincisi Türkiye’nin Malatya’sında din ve şovenizm cinlerine tutulmuş beş kudurganın yine bilgi yayan bir kitapevinin çevreyi aydınlatma uğraşını kanlı şiddetle susturması: Üç seçkin insanın kavram dışı işkencelerle boğazı kesilmiş, bedenlerine de çok sayıda bıçak darbesi indirilmiş.

Gerçekten de Teslis ile Tevhid inancı hakkında bir bilgin var mı? O zaman tıkla ve öğren!

TESLİS TEVHİD: TEMEL AYRIM

İnançlar arasında köklü ayrımlar, hem de çelişkiler bulunduğu örtbas edilemeyen bilgidir. Yaşadığımız dönemde uzlaştırıcı diyebileceğimiz bir akım ikide bir sesini duyurmakta: Yeryüzünün üç tektanrıcı (monoteist) dini. Bu sözle Yahudilik, Hıristiyanlık, İslamlık amaç ediniliyor. Kullanımın birleştirici bir nitelik taşıyıp taşımadığı araştırılmaya değer. Sözü edilen dünyasal üç inanç tektanrıcılığa birbirinden ayrımlı, birçok durumda çelişkili ve kendine özgü yöntemden yaklaşır. Tektanrıcı inanç açıklanışı İbrahim’le başlar. Onun bu tarihsel özelliği tek Tanrı’ya iman etmesi, Tanrı’nınsa bunu İbrahim’e doğruluk saymasıyla belirir (bkz. Yaratılış 15:6).

Hristiyanlığa göre; Adem, Havva, Şeytan ve Elma! Kısaca bir özeti...

Öncelikle size esenlik olsun.

Tanrı sözüne olan güven dışına çıkan Adem ve Havva benlikleriyle başbaşa kalmışlardı. Yolları artık Tanrı’nın belirlediği yol değildi.
Havva, şeytan tarafından aldatılmış olmasına karşın, Adem’se doğrunun ne olduğunu bildiği halde, kendi isteğiyle o doğruluktan uzaklaşmıştı.
Peki şimdi ne olacaktı?
Tanrı sessizmi kalacaktı? Görmemezlikten mi gelecekti? Birbirlerini suçlamalarına gözmü yumacaktı?
Ortada bir günah vardı. Tanrı’nın günahla bir birlikteliği olamazdı.
Tanrı kutsaldır ve günahı yargılamak zorundadır!

Tanrı’nın; yılanı, Havva’yı ve Adem’i nasıl yargıladığına bakalım.

Kutsal Yazılar şöyle der:
“Bunun üzerine RAB Tanrı yılana, ‘Bu yaptığından ötürü bütün evcil ve yabanıl hayvanların en lanetlisi sen olacaksın’ dedi. ‘Karnının üzerinde sürünecek, yaşamın boyunca toprak yiyeceksin. Senin ile kadını, onun soyu ile senin soyunu birbirinize düşman edeceğim. Onun soyu senin başını ezecek, sen onun topuğuna saldıracaksın.’

Gerçekten de Hristiyanlara tuvaleti Müslümanlar mı öğretti? Yoksa birer yalandan mı ibaret!

Sitede bir ''tuvalet'' tartışmasıdır gidiyor... Yorum atmayayım filan diyorum ama yok... Kafama taktım mı yaparım. Ama şunu kesinlikle söylemeliyim ki, bu sitede gerçekten de bazı kişilerin Tarih eğitimi alması gerekiyor. Sizlerin karşısına dini bir konu ile çıkmak isterdim ama işte Tuvaletin Tarihi... :)

İnsanlar tarihlerinde çok uzun bir süre tuvalet kullanmadılar. Başlangıçta hayvanlar nasıl yapıyorlarsa, onlar da öyle yaptılar. İşlerini en yakın çalının dibinde veya bir ırmak kenarında görebiliyorlardı. Ancak toplumlar geliştikçe, köyler, kasabalar ortaya çıktıkça tuvalet ihtiyacını karşılamak için daha uzak mesafelere gitme zorunluluğu doğdu. Ayrıca açıkta bırakılan atıkların yarattığı kötü koku ve hastalık tehlikeleri de insanlarda bu konuda bazı önlemler almanın zamanının geldiği bilincini oluşturdu.

Abdest alır mısınız? Bahsettiğim Hakiki abdesttir!! Hristiyanlıkta Abdest Kavramı hakkında

(Bu yazı Müslüman kardeşlerimize uygun olarak hazırlanmıştır. Ve kesinlikle her Müslüman kardeşimin bu yazıyı okumasını şiddetle tavsiye ediyorum!)

Acıyan, lütfeden, tez öfkelenmeyen, sevgisi engin ve sadık olan Allah’ın adıyla

Hakiki Abdest


Yolculuk çok uzun ve çetin olmuş. Nehirden geçtiklerinde çamur üstlerine bulaşmış, çölden geçtiklerinde kum her taraflarına yapışmış. Şimdi hanın ışıkları uzakta parlıyormuş. Yorgun ve toz içinde olan yolcular kendilerini sıcak ve rahat bir odaya atmak için adeta can atıyorlarmış. Hana varır varmaz kapıyı çalmışlar. Nöbetçi “Geldim! Geldim!” diye mırıldanarak yavaşça kapıyı açmış. “Bir gece kalmak istiyoruz” demiş yolcular sabırsızca bekleyerek. Nöbetçi onları önce şöyle bir tepeden tırnağa süzmüş ve hakir bakışlarla “Maalesef” demiş “Sadece temiz ve eli ayağı düzgün konukları kabul ediyoruz.” “Siz tertemiz olmadığınız için başka bir handa konaklamalısınız” diyerek yolcuların suratlarına kapıyı şak diye kapatmış.

Sayın Admin, mesajlarımın kasıtlı olarak yayınlanmaması adi Şerefsizliktir!!!

Neden benim göndermiş olduğum bir çok mesajım yayınlanmıyor. Yani Hristiyanlığı eleştirince sevapta, Hristiyanlığı yada bir başka kişiyi savununca günah mı? Örneğin sizlere defalarca ''Rahip Bahira mı? O olay İslam Tarihinin yüz karasıdır'' adlı mesajı göndermeme rağmen niçin yayınlanmadı. Hadi diyelim ki, bir kaç kere gözünüzden kaçtı, insaf be 3-4 defa gönderilen bir şeyi göremiyorsanız...

Ha! Eğer kasıtlı olarak yapıp, bana zarar vermek istiyorsanız, biliniz ki Sayın Admin, mesajlarımın yayınlanmaması adi Şerefsizliktir!!!

Eğer sizde biraz onur, biraz haysiyet varsa Rahip Bahira hakkında göndermiş olduğum mesajı yayımlarsınız. Yok benim keyfim bilir, derseniz de sizin için yayımladığım her yazıda size ŞEREFSİZ diye hitap edeceğim haberiniz olsun.

Çünkü böylece şerefinizin kaç paralık olduğunu her okurun önünde anlatmış olacağım. Umarım hatanızı anlayıp, o kendini bilmeze gönderdiğim Rahip Bahira hakkında gönderdiğim mesajı yayımlarsınız.

Müslüman Kardeşler (İhvan'ı Müslimin) Şokta! Mısır'ın en ünlü Din Hocası, Hristiyan oldu!

Hani duymuşsunuzdur. Yada okumuş, ''Papaz Müslüman oldu'' haberlerini ve bende tam tersine ''Müslüman Din Hocası Hristiyan oldu'' diye haber vereceğim. Hemde öyle böyle sıradan bir adam değil, Hristiyanlığı en iyi karalayanlardan birisi kendisi... Eh! Artık darısı bizim, Televizyonlara çıkan Müslüman Din hocalarının başına! Gelelim o habere...

Sağlam kaynaklara göre, Mısır’ın tanınmış bir Hocası, ailesiyle birlikte Müslümanlığı bırakıp Hristiyanlığı seçerek vaftiz oldu. Suda (Girit) Amerikan üssünde çalışmakta olan bir Amerikalı albay da Ortodoks Hristiyan olarak vaftiz edildi. Şunu da hatırlatalım ki, bu iki mucizenin evvelinde, Suudî Arabistan’lı çok zengin adamın yeniden dirilişi de meydana gelmişti.

İncilleriniz de ''Kadınlar sussun! Onlara Konuşmalarına izin yoktur'' demiyor mu Kafirler!

Bu sitede kendini bilmeyen bazı şahsiyetlerin Korintlilere 1.Mektup 14,34-35 ayetini hiç anlamadan ve sorgulamadan kabul etmeleri beni çok şaşırttı. Bu yazıyı:

'' ...Hristiyanlık'ta incilde der ki "Kadınlar toplantılarınızda sessiz kalsın.Konuşmalarına izin yoktur. Kutsal Yasa'nın da belirttiği gibi, uysal olsunlar.
Sen bu dini destekleyebilirsin ben karışamam.Ama bu sözlere bir bakmanı öneririm...''

Diyen o kendini bilmeze iade ediyorum!

Tanrıya benzerlik hem erkek hem de kadınları eşit şekilde kapsar (Yaratılış 1,27). Burada üstünlük, ya da kademeler yoktur. Bu nedenle kültür ve uygarlık tarihinin tanık olduğu, kadına yönelik bütün ayrımcılıklar Tanrının başlangıçta ortaya koyduğu isteğine aykırıdır. Erkek ve kadının eşit derecede ve eşit değerde oluşları dünya ve kilise için Tanrının açınlamasının önemli bir öğretisi durumundadır.

Diyalog İslam'ı Hristiyanlaştırmak için değil, Diğer Mezhepleri KATOLİKLEŞTİRMEK İÇİNDİR!

Benim yayınlamış olduğum bir çok yazı belki de sizleri çok etkiledi. Belki de hiç şaşırmadınız. Ama şimdi ki yazım da ise, İslam dünyasının pek üzerinde durmadığı bir konuyu ele alacağım. ''Dinler arası diyalog'' adı altında ''dinlerden'' öte Vatikan'ın diğer Hristiyan Mezheplerini nasıl Katolikleştirdiklerini anlatacağım.

Aslına bakarsanız ''Dinler Arası Diyalog'' kavramına karşı çıkanların hepsin de Papanın söylediği şu söz ortaktır. Papa der ki:

''İlk bin yılda Avrupa Hristiyanlaşacak ikinci bin yılda Afrika burasıda bitti üçüncü bin yılda Asya kıtası.''

Bu söz bir çok Müslüman için;

''Hristiyan Misyonerlerin Asya da ki amaçlarını özetler nitelikte olmuştur. Yani amaç budur. Ve ''Dinler Arası Diyalog'' İslam dini yerine Ilımlı İslamı yaratma çabasıdır.'' demektedirler.

Ancak bir çok Müslümanın unuttuğu en önemli şey Papanın '' üçüncü bin yılda Asya kıtası Hristiyanlaşacak'' derken, o sözün devamında şunu da söyler:

''Ama Siz Hristiyan, biz Müslümanları birer caniymiş gibi gösteriyorsunuz...'' DİYENLERE!!!

Bu yazıda ''İslam ve Şiddet'' konusunu ele alacağız.

11 Eylül olaylarından sonra, şiddet ve din konuları bir kez daha yoğun bir şekilde gündeme gelerek tartışılmaya başlandı. Bizim inandığımız şudur: Çağdaş kökten dinci İslam’da şiddet ve terörizmin yükselmesine çeşitli politik, sosyo-ekonomik ve kültürel unsurlar önemli ölçüde katkıda bulunsalar dahi, İslam’ın özünden ve orijininden kaynaklanan bir boyutu olduğunu görmezden gelemeyiz.

Hem bizim Peygamberimiz köleleri özgürleştirdi. Yani bizim dinimiz de, İslamda kölelik olmaz!

Bilindiği gibi Muhammed’in yaşadığı dönemde bölgede köleci toplum düzeni vardı. Özellikle savaşlarda ele geçirilen esirler köle ve cariye yapılıyor, ya da köle pazarlarında satılıyordu. Bu köle ve cariyeler hizmetkar olarak ev işlerinde ya da tarlalarda çalıştırılıyordu.
İslam egemen olduğunda da kölecilik devam etti. Gerek Muhammed’in zamanında, gerekse Muhammed’den sonra yapılan savaşlarda ve bölge ülkelere, kabilelere yapılan baskınlarda esir alınanlar ya bir fidye karşılığında geri verildi ya da köle yapıldı.

Kur’an’da adam öldürenin ya da yemininden dönenlerin bir köle azat etmesi söylenir. Kölelere iyi davranılması ve yardım edilmesinden söz edilir.

Kadınlara, hayvanlara da iyi davranılmasından bahsedilmesi gibi.
Ama köleliği kaldırma emaresi olan tek bir ayet dahi yoktur. Tersine kölelik gayet doğal karşılanır. Bu nedenle İslam tarihinde hiç bir dönemde köleliğe karşı çıkılmamış, kaldırılması istenmemiş, düşünülmemiştir. Çünkü köleliğin şeriattan olduğuna inanılmıştır.

Sizinkiler o daha küçücük ''günahsız'' çocukları vaftiz etmiyor mu? Ki ''günahlarından'' arınsın!

Ön bilgi: -Bu yazı Protestan ağırlıklı bir siteden alınmıştır. Bu yüzden de genellikle Protestan ağırlı bir metinle karşılaşacaksınız.-

İki hafta önce çocuk vaftizinden konuşacağımı belirttiğim zaman kısa bir mesaj vermiştim ve bu konu hakkında sizinle konuşacağımı belirtmiştim ve bu sabah çocuk vaftizinden bahsedeceğiz. Şimdi, itiraf etmeliyim ki bu daha çok teolojik bir ders olarak algılanabilir ve kendinizi önderler seminerindeymiş gibi hissedebilirsiniz, bunun anlayabilirim. Arka sıralarda oturanlar uzakta olduğunuzdan dolayı dışarı çıkıp gelmeye yeltenebilecek olanlar sizi uyarmak zorundayım orda olduğunuz yerde kalın. Düşüncem şudur ki, konu gerçekten ilgilenilmesi gereken çok kapsamlı, kışkırtıcı ve çok önemli bir konudur.